Yemen
Tozlanmış seyahatnamelerin meşine yazılmış sayfalarında, Arabistan yarımadasının güneyinde, Kızıldeniz ile Aden Körfezi kıyılarında mutlu bir ülkeden bahsederlerdi geçmişin seyyahları. Seyyahların mutlu Arabistan dedikleri Yemen’de geçmişin huzurunu aramak ve yeni sevdaları yaşamak için, bu ülkenin üç bin yıllık geçmişinde buldum kendimi.
Yemen coğrafyasına ve iklim koşullarına son derece uygun taş, kerpiç ve tuğladan yapılmış, dünya miras listesindeki geleneksel Sana evleri, her yaştaki Yemen’linin kendilerini başka dünyalarda bulmak için taze yapraklarını çiğnediği gat bitkisi, kahve kültürü, Sünni ve şii aşiret düzeni, dilimizden düşmeyen Yemen türküleri ve Yemen kuveys, ehlen ve sehlen…
Sabahın ilk saatlerinde ulaştığım başkent Sana’da Bab-el Yaman (Yemen kapısı) Meydanı’nda sabahın mahmurluğundaki gülen gözleri görüyorum, biraz şakın biraz da tedirgin. Yeni bir ülkenin bilinmezliğine geleneksel kıyafetlerin renkleri ve erkeklerin yanlarından hiç ayırmadıkları cenbiye-bir tür kama- görüntüleri ekleniyor ve eski kent Sana geçmişin izlerini hala sürdürüyor. Tozlanmış seyahatnamelerin sayfalarını çevirmeye başlamalı ve Yemen’de yüzyıllar öncesini bugünle buluşturmalı diyerek, Sana’nın sokaklarına bıraktım kendimi. Çöllerden, volkanik platolara, ortalama 2000 metre yüksekliğindeki dağlık bölgelerden Kızıldeniz ve Aden Körfezine uzanan ilginç bir coğrafyada yer alan Yemen’de, başkent Sana etrafı dağlarla çevrili ve 2600 metre yükseklikte bulunuyor. Nukhum (yıldız) Dağının eteklerindeki başkent adını Nuh’un oğlu Sem’den almıştır. Surlar içindeki eski kent ve günümüzün yeni kent yerleşiminden oluşan Sana, 1984 yılında Unesco tarafından korumaya alınmış. Sana mimari örnekleri, geleneksel gündelik yaşamın devam ettiği çarşılarıyla geçmişi günümüze taşıyan dünya mirası şehirlerden biridir. Eski Sana’da yaşam surlara çevrili bölümde devam etmektedir. Şehire hala dimdik ayakta duran kapılardan giriliyor. Yemen’e özgü eğri ağızlı bir kını olan cenbiyelerin satıldığı tezgahlar, çömlekçilik,
dokumacılık ve ahşap işçiliğinin sergilendiği arastalar, baharat pazarları eski kentin yaşamına çeşitlilik katıyor.Yedi sekiz katlı kerpiç evler, minare süslemeleriyle dikkat çeken camiler, kaymak taşı, alçı ve vitraylarla bezenmiş pencereler karşısında geleneksel mimarinin ihtişamıyla etkilenmemek elde değil.Sana’daki Osmanlı izleri de geçmişe sürüklüyor insanı.Osmanlı’nın Yemen’deki ilk valisi Hasan Paşa tarafından yaptırılmış olan Osmanlı nın bu ülkedeki ilk eseri Bekiriye Cami Sana’da bulunuyor.Osmanlı döneminden kalma askeri yapıların bir çoğu günümüzde hala kullanılmakta.Buna en uygun örnek Ali Abdul Mogni caddesi üzerindeki Osmanlı döneminin askeri hastanesi. Bekar kuyusu anlamına gelen Bir el-Azep caddesi üzerinde Osmanlı askerlerinin yaşadığı dönemin evlerine rastlamak mümkün. Sana’nın çeşitli yerleşim yerlerinde Yemen’de kalan Türk’lerin soyundan gelen ailelerle karşılaşabilirisiniz. Sana müzesi binlerce yıllık geçmişinden izlerini taşıyan eserlerle ziyaretçilerini beklemektedir.
Taş, kerpiç ve tuğla kullanılarak yapılmış geleneksel evlerin renkli boyalarla süslü pencerelerinden daracık sokaklara yansıyan vitraylar, yılların yorgunluğunu sakallarını sıvazlayarak unutmaya çalışan yaşlılara inat koşusturan çocuklar, daracık dükkanlardaki alma satma telaşı, gat pazarındaki heyecanlı bekleyişler, her köşe başında parıldayan cenbiye tezgahları, baharat kokularına karışan seyyar satıcıların sesleri, peçelerinin ardında yeni günler düşleyen kınalı ellerin kadınları ve Yemen’de bir başka dünyanın bir başka manzaraları.
Uyarıcı ve keyif verici olan gat bitkisi kullanımı Yemen’de o kadar önemli bir kültür ki, Yemen’liler gatsız, gat Yemensiz düşünülemez. Taze olarak temin edilen gat bitkisinin dallarının ucundaki küçük yaprakları uzunca bir süre ağızda çiğnenip damakta biriktirilerek etkisine ulaşılıyor. Tabi ki gat çiğneyenlerin şişmiş yanaklarındaki görüntülere şaşmamak elde değil. Kahvenin sedirlerine uzun oturmuş Yemenliler’in nargile fokurtularına geleneksel Yemen müziği karışıyor ve bir nefes daha nargilemden.
Fiandukum al-fundug (otel ne kadar) sorusuyla ve Yemen türküleri ile başlayan Yemen günlerim geleneksel mimarinin ihtişamıyla,gat kültürünün hafızamdaki bilinmezliği ile, Saba Melikesi Belkıs’ın efsaneleriyle, peçeli kadınlar cenbiyeli erkekleriyle,çocukların gülümseyişleriyle yaşandı.Ve Yemen Kuveys…Ehlen ve Sehlen.. (Yemen güzel,hoş geldiniz, sefalar) getirdiğiniz cümlesiyle son buldu.
Ah o YEMEN’dir / Gülü çemendir / Giden gelmiyor / Acep nedendir…