TARİHSEL GELİŞİMİYLE ASPAT
Turgutreis Belediyesi Şevket Sabancı Kültür ve Sanat Merkezi’nin Termera Aspat (Strobilos) Konferansları Serisi’nin ikincisi olan- MENTEŞE BEYLİĞİ VE OSMANLI DÖNEMLERİNDE STROBİLOS(ASPAT) KONFERANSI 7 Şubat 2012 Salı akşamı katılımcılar tarafından büyük ilgi ile dinlendi.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şakir ÇAKMAK Menteşe Beyliği ve Osmanlı döneminde Aspat’ın; tarihsel gelişimini örnek projeler ve görsel sunumuyla arkeolojisinin ve kültürünün izini süren dinleyicilere muhteşem sunumuyla anlattı. Dr. Çakmak’ın verdiği bilgiye göre;
“Aspat, Ortaçağdan itibaren, Strobilos, Astroboli, Sıravolos, Aspat ve Çıfıt Kalesi gibi farklı adlarla anılmaktaydı. Strobilos adına ilk kez 8. yüzyılda rastlanmakta olup Yunanca “koni, çam kozalağı” anlamına gelen “Strobilos” sözcüğünün, kentin coğrafi yapısından öykünülerek verildiği düşünülmektedir. “Çıfıt Kalesi” şeklindeki adlandırma ise kentte yaşayan Yahudi nüfus ile ilgilidir. Yahudi anlamına gelen “Jews” kelimesinin dönüşümü ile ortaya çıkmıştır. Osmanlı döneminden itibaren karşımıza çıkan Aspat adı ise Avram Galanti’ye göre Yunanca’da “ekine elverişli olmayan yer” anlamına gelen “Aspartos” sözcüğünden türediği, Aspat adının Yunanca’da “kılıç gibi, sivri” anlamlarına gelen “Spatia” sözcüğünden dönüşmüş olması daha çok uygun görülmektedir. “Aspat” adının geçtiği en erken yazılı belge ise Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’dir.
Muazzam yapılar içeren kent MÖ Termera antik kentinin limanıydı. Orta Çağda kendi başına bir kent olan Aspat batısında Azmakla ticaretin can damarı durumundaydı. Keten üretimi işçiliği, boyama, zeytincilik ve yelken bezi üretiminin yapıldığı Aspat ‘ta ticaret gemileri azmak sayesinde üretim yerlerinin iç noktalarına kadar girerek ticaretin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
Kentin batısındaki 13.yy’a ait Bizans Hamamı soyunmalık, soğukluk, ılıklık, sıcaklık ve ateşin yakıldığı külhan bölümüyle Romadan sonraki süreçte model olmuştur. Şu an Bodrum Müzesi denetiminde restorasyon ve konservasyon çalışmaları devam eden hamam, çalışmaların bitiminde kentin imaj yapısı olarak kullanılacaktır.
Hamamın yanındaki çeşme kentin sokak dokusu hakkında bilgi vermede çok önemli. Yağmurdan yararlanmak için yapılan dikdörtgen, tonozlu, kare vb. gibi bir çok şekilde yapılan sarnıçlar bulunmaktadır.
Kentte çok sayıda konut bulunmaktadır. Konutlar arazinin yapısına göre şekillenmiştir. Alt katları mahzen, üst katları da yerleşim alanı olarak kullanmışlardır. İç kale tam tepede muazzam bir kaledir. İç kale savunma ağırlıklı olup dış kale halkın yaşadığı alan olarak tanımlanmaktadır.
Aspat, 1269 yılında Menteşe Beyliği egemenliğine girmiştir. Bu döneme ait fazla bilgi bulunmamakla birlikte Menteşe Oğulları Akdeniz üzerinden gelen denizci bir toplumdur. Menteşe Beyliği dönemi mimarisini çağrıştıracak yapı bulunmaması, bu beylik döneminde kentin nüfus yapısının korunduğunu akla getirmektedir. Menteşe Beyliği, Strobilos limanını güvenli görmediği için kullanmamış. Surlarını güçlendirerek Menteşe ve Bizans surlarını yan yana getirmişlerdir. Kentin başına vergi toplayıcılar yerleştirerek geçimlerini sağlamıştır.
15.yüzyılın ilk yarısında Sultan II. Murad döneminde (1421-1451) Osmanlı egemenliğine girmiş olan kentin Menteşe Beyliği döneminde olduğu gibi, Osmanlı döneminde de uzun süre nüfus yapısı değişmemiştir.
1472 yılında Kıbrıs kralı ve Rodos hakimi Türklere karşı birleştiklerinde, Akdeniz’in en büyük limanlarından biri olan Antalya’yı yağmaladıktan sonra Strobilos’a yönelmişler ve kenti bozguna uğratmışlardır. Osmanlı Sultanı I. Selim döneminde (1512-1520) düzenlenen 1517 tarihli mufassal tahrir defterinde, daha önce Menteşe sancağının Beçin Kazasına tabi olan yarımadaya bağlı yerleşimlerin yeni bir idari yapılanma ile “Sıravolos” Kazasına bağlandıkları görülmektedir. Adına ilk kez 1517 yılı kayıtlarında rastlanan Sıravolos Kazasına ilişkin bilgilere 1530 tarihli tahrir defterinde de yer verilmiştir. Bu defterde kazaya bağlı köylerin durumunda herhangi bir değişiklik yoktur. Kazaya adını veren Sıravolos Köyü, bu tahrirde de tahmini 12 nüfusla küçük bir köy olarak yerini almış, ancak daha sonraki 1563 ve 1583 tahrirlerinde ortadan kalkmış görünmektedir. Adına bu tarihlerden sonra köy olarak rastlanmayan Sıravolos, Kaza merkezi olarak XVII. ve XVIII. yüzyıllarda da aynı adla yaşamaya devam etmiştir. XIX. yüzyıl defterlerinde ise “Saralos” şeklinde kayıtlıdır. XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başlarına ait salnamelerde Kazanın adının “Seralvahi”ye dönüştüğü görülmektedir.”
Soru cevap bölümünde katılımcıların sorularını yanıtlayan Yrd. Doç. Dr. Şakir Çakmak Turgutreis Belediyesi Yazı İşleri Müdüresi Pembegül YILDIZ ‘ın teşekkür plaketi vermesiyle konferansını noktaladı.